47 üye meslek örgütü başkan ve temsilcisinin katılımıyla Batman Gazeteciler ve Yayıncılar Cemiyeti’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Türkiye Gazeteciler Federasyonu 43. Başkanlar Konseyi sonuç bildirgesi şöyle:
47 üye meslek örgütü başkan ve temsilcisinin katılımıyla Batman Gazeteciler ve Yayıncılar Cemiyeti’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Türkiye Gazeteciler Federasyonu 43. Başkanlar Konseyi sonuç bildirgesi şöyle:
Son yıllarda yoğunlaşan dostluk barış ve kardeşlik sürecinin özelikle Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde olumlu yankı bulduğu gözlemlenmiştir. Ülkemizin birlik, beraberlik ve bütünlüğü koruyarak toplumsal barış sürecinin geliştirilmesinde meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve toplumun her kesimin sürece katkı koyması yarar sağlayacaktır.
Barış, kardeşlik, dostluk sürecinin tam anlamıyla başarıya ulaşmasının yolu demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla uygulanmasından geçtiği açıktır. Demokrasinin teminatı da her konuda bireysel özgürlüklerdir. Özellikle halkın oylarıyla seçilmiş kişilerin, özgürlüklerinden yoksun bırakılmaları büyük yaralara neden olmaktadır. Seçilmişlerin yeri seçmenlerin yanıdır. Demokrasinin vicdanı da bunu gerektirir.
Türkiye, 30 Mart 2014’te yerel seçimlere gidiyor. 1.5 yıl içinde 3 seçim yaşayacak ülkemizde özellikle Anadolu’da “Naylon gazete ve gazeteciler” türemekte ve yaptıkları yayınlarla meslek etik ve kuralları ayaklar altına alınmaktadır. Adayların ve partilerin seçim dönemlerinde ortaya çıkan; şantaj ve tehdit amaçlı bu tip yayınlara ödün vermemesini istiyoruz.
Seçim dönemlerinde üye meslek örgütlerimize de büyük görevler düşmektedir. Meslek örgütlerimizin gazeteci kimliği altında tehdit, şantaj yoluyla menfaat sağlayan ve meslekle uzaktan yakından ilgisi olmayan kişilerle mücadele etmesi gerektiğine inanıyoruz.
Ülkemizde hala 60’ın üzerinde tutuklu gazeteci var. Tutuklu gazeteciler sorununun temelinde basın ve ifade özgürlüğü yatmaktadır. Her platformda vurguladığımız gibi demokrasinin gereği olan basın ve ifade özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılmalı, gazeteciler özgür bir ortamda mesleklerini yerine getirmelidir. Hiç kimse yazdıklarından, düşündüklerinden ve konuştuklarından dolayı yargılanmamalıdır. Ülkemiz için kanayan yaraya dönüşen tutuklu gazeteciler sorunu, basın ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere meslektaşlarımızın özlük ve özgürlük hakları için verdiğimiz mücadeleyi asla bırakmayacağımızı bir kez daha vurguluyoruz.
İnternet medyası ve haberciliğiyle ilgili belirsizlik ciddi emek hırsızlıklarına neden olmaktadır. Düşük maliyetlerle çok sayıda internet siteleri kurulmakta, çalışan gazetecilerin emekleri sömürülerek eserleri bu internet sitelerinde haberleri olmadan yayınlanmaktadır. Bazı kamu ve özel kuruluşların da buna destek vermesi medya sektöründe ciddi sıkıntıya yol açmaktadır. Künyesi bulunmayan, hiç bir ticari kaydı olmayan bu kişiler gerçek gazetecilerin sırtından haksız kazanç sağlamaktadır. İnternet medyasında çalışanlara basın kartı hazırlığında bulunan bürokrasinin öncelikli olarak internet medyası ve haberciliğiyle ilgili belirsizliği ortadan kaldıracak girişimlerde bulunması gerekmektedir. Bu konuda siyasi irade zaman geçirmeden yasal düzenlemeye gitmelidir.
Türkiye’nin tarihi dokusunun korunup kollanmasında yerel yöneticilere ve devletin ilgili birimlerine büyük görevler düşmektedir. Dillerin ve dinlerin kardeşliğini simgeleyen kentlerin, eserlerin tüm dünyaya örnek bir ortak kültür hazinesi olduğu unutulmamalıdır. Hasankeyf aslında enerji üretirken tarihin de bir şekilde korunması gerektiğine en iyi örnektir. Hasankeyf sular altında kalmamalı. Bölge insanının sesine kulak verilmeli ve tarih sular altına hapis edilmemelidir.