Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun Nevşehir’de yapılan 50. Başkanlar Konseyi’nin sonuç bildirgesinde, ülkede meydana gelen terör katliamlarına dikkat çekilerek, “Terörün hedefi nihai olarak halkın kendisidir. Vatandaşları yıldırmak, sindirmek, korkutmak ve otoritesizliğe mahkum etmeyi amaçlayan terörün her türlüsüne karşı çıkmak, teslim olmamak, direnmek ve asla umutsuzluğa kapılmamak insani bir görevdir” denildi.
TGF: TERÖRE KARŞI BİRLİK OLMALIYIZ
Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun Nevşehir’de yapılan 50. Başkanlar Konseyi’nin sonuç bildirgesinde, ülkede meydana gelen terör katliamlarına dikkat çekilerek, “Terörün hedefi nihai olarak halkın kendisidir. Vatandaşları yıldırmak, sindirmek, korkutmak ve otoritesizliğe mahkum etmeyi amaçlayan terörün her türlüsüne karşı çıkmak, teslim olmamak, direnmek ve asla umutsuzluğa kapılmamak insani bir görevdir” denildi.
TGF 50. Başkanlar Konseyi Toplantısı, Nevşehir Gazeteciler Cemiyeti’nin ev sahipliğinde 18-21 Şubat 2016 tarihleri arasında Nevşehir’de yapıldı.
Ülkenin dört bir yanından yoğun bir katılımla gerçekleşen toplantının ilk gününde, TGF Heyeti, Nevşehir Valisi Mehmet Ceylan ve Nevşehir Belediye Başkanı Hasan Ünver tarafından kabul edildi. Etkinliğin ikinci gününde Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi’nde “TURİZM ve MEDYA” konulu panel gerçekleştirilirken, Kaymaklı Yer altı Şehri’nde incelemelerde bulunuldu. Aynı gün
Organizasyonun 3. Günü yapılan 50. Başkanlar Konseyi Toplantısı’nda ise mesleki sorunlar değerlendirilip çözüm yolları arandı, medyaya ilişkin projeler konuşuldu. Aynı gün Nevşehir Gazeteciler Cemiyeti’nin idari ve sosyal merkezi olan “MEDYA EVİ” törenle hizmete açılırken, sonrasında Nevşehir’de en son keşfedilen dünyanın en büyük yer altı şehri gezildi. TGF 50. Başkanlar Konseyi Nevşehir toplantısında yapılan değerlendirmeler sonunda alınan karar ve tespitlerden oluşan sonuç bildirgesi şöyle:
1- Türkiye’nin en önemli destinasyon merkezlerinden biri olan Nevşehir ve yöresinin doğal güzelliklerinin korunup kollanmasında medya da üzerine düşeni yapmayı daha detaylı çalışmalarla sürdürmelidir. Tam anlamıyla bir tabiat harikası olan Kapadokya’nın, gerek yurt içinde gerekse yurt dışında daha ayrıntılı tanınmasına yönelik mesleki çalışmalara ağırlık verilmeli ve Nevşehir’in her mevsim sahip olduğu turizm potansiyelinin daha da arttırılmasına medya olarak her türlü yayın yöntemleri kullanılarak katkı konulmasına devam edilmelidir.
2- Başkent Ankara’da gerçekleşen hain saldırı başta olmak üzere ülkemizde meydana gelen terör katliamlarını şiddetle kınıyoruz. Devlete karşı yapılıyor gibi görünse de terörün hedefi nihai olarak halkın kendisidir. Vatandaşları yıldırmak, sindirmek, korkutmak ve otoritesizliğe mahkum etmeyi amaçlayan terörün her türlüsüne karşı çıkmak, teslim olmamak, direnmek ve asla umutsuzluğa kapılmamak insani bir görevdir. İçeriden ya da dışarıdan, nereden gelirse gelsin terör saldırıları karşısında topyekun karşı çıkılmalı, bu çirkin oyun ne pahasına olursa olsun boşa çıkarılmalıdır.
3- Çok yönlü tehdit altında olan ve kanlı terör saldırılarıyla bölünüp parçalanmak istenen ülkemizde, her zamankinden çok daha fazla birlik beraberliğe ihtiyaç duyduğu açıktır. Bu gerçekten hareketle; yazılısı, sözlüsü, görüntülüsü ve internet medyasıyla birlikte Türk basını ortak bir bilinçle hareket emeli, terörün amaç ve hedeflerini kolaylaştırıcı yayınlardan kaçınmalıdır. Terör haberlerinin kullanılmasında gerekli hassasiyet gösterilmeli, toplumsal şiddet veya korkuyu körükleyen tarzda yayıncılığın son tahlilde şer odaklarına hizmet edeceği asla unutulmamalıdır.
4- Devlet yetkilileri ve ilgili birimler de bu bağlamda getirilen yayın yasaklarının kapsamına özellikle dikkat etmeli, bu yasakların halkın haber alma hakkını ortadan kaldıracak mahiyette olmamasına özen göstermelidir. Yayın yasağının, basın özgürlüğü ile çelişmemesi, demokrasinin olmazsa olmazı olan haber alma ve yayma hürriyetini engellemeyecek tedbirlerin mutlaka alınması, yayın serbestisi ile yayın yasağı arasındaki ince çizginin korunması için gerekli olan duyarlılığa her zemin ve koşulda sahip olunmalıdır.
5-Güneydoğu bölgemizde hepimizi üzen gelişmeler ve artan terör olayları, yörede görev yapan meslektaşlarımızı zor durumda bırakmaktadır. Can güvenlikleri tehlikede olan gazetecilerin görev yapmaları neredeyse imkansız hale gelmiştir. Son olarak kaçırılma da dahil olmak üzere tehditin her türüyle karşı karşıya kalan meslektaşlarımız, adeta ölümle burun buruna yaşamaktadır. Her gün yeni bir saldırının yaşandığı, acı haberlerin geldiği sıcak bölgede görev yapmak zorunda olan meslektaşlarımız için özel güvenlik tedbirleri alınmalı, kendilerini mutlak surette güvende hissetmeleri sağlanmalıdır.
6-Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nce, meslek kuruluşlarının görüşü alınmadan yapılan yeni Basın Kartları Yönetmeliği’ne göre oluşturulan Basın Kartları Komisyonu’nun yapısının, Türk medyasının genelini temsil etmekten uzak olmasının yarattığı sıkıntılar devam etmektedir. Bu yönetmeliğe göre toplanan komisyonun toplantılarından sağlıklı sonuçlar çıkması olanaksızdır, aldığı ve alacağı kararların tartışmalı olduğu/olacağı da açıktır. Son derece yanlış, adaletsiz ve hukuksuz olan bu yapıda ısrar edilmesi daha başka haksız hukuksuz sonuçları beraberinde getireceğinden, yönetmelik mutlaka değişmeli, komisyonun yapısı da Türk medyasını kucaklayıcı hale getirilmelidir.
7-Sarı basın kartının resmi ve özel kurumlarda halen daha resmi kimlik olarak kabul görmemesinin önemli bir sorun olarak karşımızda durmakta olduğu bilinmektedir.Kamu kurumları ve özellikle noter ve bankaların sarı basın kartını resmi kimlik olarak kabul etmelerinin sağlanması elzemdir.Başbakanlığa bağlı bir kurum tarafından verilen ve üzerinde “Başbakanlık” unvanının açıkça yer aldığı bir kimliğin göstermelik bir belge olarak görülmesinin önüne geçilmeli, BYEGM bu konuyu resmi yazışmalarla bir çözüme kavuşturmalıdır.
8- Son yıllarda sıkça başvurulan yayın yasakları, kanal karartmaları, yüksek para cezaları, telif haklarından doğan ve mahkumiyetlere kadar giden tutuklamalar, çeşitli yasa maddeleriyle zaten kıskaca alınan basın kuruluşlarının daha da zora sokmakta ve halkın haber alma hakkını ortadan kaldırmaktadır. Bu tür baskıcı tavırlar Türk medyasını basın özgürlüğü sıralamasında geriye düşürmekte, ülkemizin itibarını zedelemektedir. Dolaylı ya da dolaysız sansür basın hürriyetine vurulmuş darbedir ve bu tür yanlış uygulamalardan vazgeçilmelidir.
9- Anadolu basınının resmi ilan gelirleriyle ilgili olarak henüz bir iyileştirme olmamış, gelir olanakları azalan medya kuruluşları ekonomik anlamda sıkıntıya girmişlerdir. Resmi ilan ve reklamlardaki sütun santim fiyatlarının, yerel basın için sabit bırakılması özellikle yerel basın kuruluşlarını mali anlamda zora sokmaktadır. Bu nedenle resmi ilan fiyat politikasının gözden geçirilip yeniden belirlenmesi zorunlu hale gelmiştir.