Türkiye Gazeteciler Federasyonu(TGF) 58.Başkanlar Konseyi Toplantısı, Osmanlı İmparatorluğunun ilk başkenti, hem tarihi yapıları hem de doğal güzellikleri ile bilinen Bursa’daki Gürsu ilçesi Adrenalin Parkta yurtiçi ve yurt dışından 103 yaygın ve yerel basın temsilcilerinin katılımlarıyla gerçekleşti.
TGF 58. Başkanlar Konseyi Sonuç Bildirgesi Açıklandı
GAZETECİLERDEN BURSA MANİFESTOSU
Türkiye Gazeteciler Federasyonu(TGF) 58.Başkanlar Konseyi Toplantısı, Osmanlı İmparatorluğunun ilk başkenti, hem tarihi yapıları hem de doğal güzellikleri ile bilinen Bursa’daki Gürsu ilçesi Adrenalin Parkta yurtiçi ve yurt dışından 103 yaygın ve yerel basın temsilcilerinin katılımlarıyla gerçekleşti.
ASGD’nin ev sahipliğinde yapılan ve dört günü kapsayan etkinliğin ilk gününde, katılımcı cemiyet başkanları ve temsilcileri ile yurt dışından gelen genç gazeteciler karşılandı. Etkinliğin ikinci gününde ev sahibi ASGD’nin hazırladığı 2. Uluslararası Spor ve Turizm Zirvesi paneli yapıldı. Ardından Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanlar Konseyi ve Gazeteciler Cemiyetleri Basın Vakfı toplantıları gerçekleştirildi.
Yönetim kurulumuz tarafından ziyaret edilen Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık’tan ilçe ve ilçe turizmi ile alakalı değerlendirmeleri alındı. Doğayla iç içe, yeşilin her tonunun ve muhteşem bir göletin olduğu parkta, gazeteci meslektaşlarımız çadırlarda ve bungalow evlerde konaklamanın zevkini çıkardı. Meslektaşlarımız doğada spor aktiviteleri yaparak mesleğin yorgunluğunu ve stresini atmaya çalıştı. ASGD Genel Başkanı İbrahim Erdoğan, katılımcılara teşekkür konuşmasında, haktan ve hakikatten yana olan duyarlı gazetecilerin, kararlı bir şekilde yoluna devam ettiğine işaret ederken, TGF Genel Başkanı Yılmaz Karaca, konuşmasında, “Anadolu basını tek kelimeyle S.O.S. veriyor” diyerek mesleğin zor durumda olduğunu vurguladı.
TGF 58. Başkanlar Konseyi Sonuç Bildirgesi ise şu şekilde oluştu:
ASIRLIK MESAJ ŞİARIMIZDIR
TGF 58. Başkanlar Konseyi Toplantımızın 19 Mayıs gibi anlamlı bir tarihte yapılmış olması biz basın çalışanları için çok şey ifade etmektedir. Bundan tam 100 yıl önce Samsun’dan yakılan özgür ve bağımsız Türkiye ateşi, düşman çizmesi altında ezilen bu topraklarda, yeniden hür irademizle hayat bulmamızı sağlamıştır. Türk halkının kurtuluş mücadelesine önderlik eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Anadolu basınına da gereken kıymeti vermiş, “Matbuat hiçbir sebeple tahakküm edilemez ve nüfuza tabi tutulamaz” diyerek, basın özgürlüğünün önemine tam bir asır önce vurgu yapmıştır. “Basın milletin müşterek sesidir ve gazeteciler gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır” sözüyle de haber alma ve verme hürriyetine dikkat çekmiştir. TGF ve TGF çatısı altındaki basın emekçileri; içinde bulundukları zor şartlar ne olursa olsun, güç koşullar ne tür olumsuzlukta gelişirse gelişsin, 100 yıl öncesindeki seslenişe her daim kulak vermeye ve basın özgürlüğünün, hür toplumlar için olmazsa olmaz bir ihtiyaç olduğunu her zaman savunmaya kararlıdır.
BİRLİK BERABERLİĞİMİZİ EN ÜST SEVİYEDE TUTMALIYIZ
Çok yönlü tehdit altında olan ve kanlı terör saldırılarıyla bölünüp parçalanmak istenen ülkemizde, her zamankinden çok daha fazla birlik beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz açıktır. Bu gerçekten hareketle; yazılısı, sözlüsü, görüntülüsü ve internet medyasıyla birlikte Türk basını ortak bir bilinçle hareket emeli, terörün amaç ve hedeflerini kolaylaştırıcı yayınlardan kaçınmalıdır. Terör haberlerinin kullanılmasında gerekli hassasiyet gösterilmeli, toplumsal şiddet veya korkuyu körükleyen tarzda yayıncılığın son tahlilde şer odaklarına hizmet edeceği asla unutulmamalıdır.
GAZETELER BİR BİR KAPANIYOR
Özellikle son yıllarda büyük kan kaybı yaşayan yerel basında, gazete işletmelerinin kapanış haberleri bir biri ardına geliyor ve bu durum Anadolu basını başta olmak üzere, yazılı basın için büyük tehlikenin kapımıza kadar geldiğini ortaya koyuyor. Bilinmelidir ki, Anadolu basını milli mücadele döneminde güzel ülkemizin gözü, kulağı, sesi olmuştur. Bu gözün, göz göre göre kör olmasına göz yumulması, bu sesin hem de kökünden kesilmesine sessiz kalınması, içinde bulunduğumuz süreçte ülkemizin üzerine çöken kara bulutların, halkımıza doğru dürüst anlatılamaması anlamına gelecektir. Cumhurbaşkanımız en başta olmak üzere, devletin ilgili birim yöneticilerine düşen tarihi görev ve sorumluluk, adeta kan ağlayan Anadolu basınının maddi manevi sorunlarına ivedi olarak el atmak, derhal çözüm bulmaktır. Her şeye rağmen varını yoğunu seferber ederek yaşama mücadelesi veren basın emekçileri, yetkililerden bu süreçte haklı olarak somut adımlar beklemektedir.
GAZETECİLER GÜVENDE DEĞİL
Ekonomik anlamda zaten herhangi bir güvenceye sahip olmayan gazetecilerin katmerleşen derdine ne yazık ki bir de can güvenliği sorunu eklenmiş durumda. Son tahlilde, gazeteciler kamu görevi ifa eden basın emekçileridirler ve halkın haber alma hakkını yerine getiren demokrasi neferleridirler. O nedenle de devletin mutlak surette, öncelikle can ve mal emniyeti sağlanmaları gereken insanların başında basın çalışanları gelmektedir. Gazetecilik mesleğini, zaten bin bir güçlük altında ve her türlü tehdit altında icra etmeye çalışan meslektaşlarımız, bugünkü süreçte açık saldırıya uğramakta, acımazsızca darp edilmekte ve öldüresiye dövülmektedir. Basın hürriyeti konusunda güvence arayışı içerisinde olan meslektaşlarımız, bunun üzerine şimdilerde de haklı olarak can güvenliği endişesi taşır olmuşlardır. Unutulmamalıdır ki, gazetecilerin tehdit, baskı ve saldırılarla susturulması, aslında halkın susturulması anlamına gelir. Dolayısıyla tamamıyla suskun bir toplumun yaratılmasının hedeflendiği açıktır. TGF olarak ülkemizin tüm kesimlerini bu konuda duyarlı olmaya çağırıyoruz.
BİK YENİDEN YAPILANDIRILMALI
Yerel basının hayat kaynaklarından biri olan ve kuruluş yasası gereği, görevi Anadolu basınını ve basın çalışanlarını desteklemek olan Basın İlan Kurumu’nun, bu asli görevinden giderek uzaklaştığını ve işlevsiz hale geldiğini ibretlik bir süreç olarak izlemekteyiz. TGF olarak, bu sürece seyirci kalmayıp her fırsatta yetkililere çağrı yapan özelliğimizi devam ettirmeye kararlıyız. BİK, yeni bir anlayış ve yeni bir yapılanmayla yeniden aslına rücu eden bir kurum haline getirilmelidir. BİK’te tasarruf için Tokat, Bolu, Sivas, Batman’dan sonra Zonguldak ve Çorum subeleri kapandı. 10 civarinda daha subenin kapanacağı söyleniyor. Şubelerin kapandığı illerde gazetelerden halen daha yüzde 15 komisyon kesintisi yapılması manidar bir durumdur. BİK’te değişim şarttır ve bu değişime, bir çoğu basınla ilgisi dahi olmayan ve BİK’ten adeta arpalık gibi maddi olarak faydalanmaya devam eden 36 kişilik BİK Genel Kurulu’ndan başlamak da elzemdir. BİK’in, yerel basından geçinen değil, varlığını yerel basına borçlu olan özerk nitelikli bir kamu kurumu olduğu gerçeği, gerek görev icrasında, gerekse kurum içi ve dışı tüm uygulamalarında yeniden hakim olmalıdır. Anadolu basınının kriz içinde boğuştuğu bir dönemde, milyon dolarlar ödeyerek arazi kapatıp, şimdi de üzerine yine milyon dolarlar harcayarak bina kondurup saltanat sürme peşinde koşmak abesle iştigaldir. Yönetim yapılanması içerisinde halen daha FETÖ kalıntıları olduğu iddialarıyla çalkalanan BİK’e derhal el atılmalı, çok geçmeden gereken neyse o mutlaka yapılmalıdır.
“BORCU YOKTUR” YAZISI GAZETELERİ ZORA SOKUYOR
Resmi ilan alma hakkına sahip olan vasıflı gazetelerden, 1 Temmuz’dan itibaren vergi dairesinden alınması istenecek “borcu yoktur” yazısı, geçmişte yaşanan büyük sıkıntıyı yeniden ortaya çıkaracaktır. Bu zorunluluğun kaldırılması veya en azından süresinin yeniden uzatılması şarttır. Aksi taktirde zaten zor şartlarda yayınını sürdüren bir cok gazetenin daha da güç duruma düşmesi kaçınılmaz olacaktır.
BASIN KARTLARI MAĞDURİYETİ GİDERİLMELİ
Gazetecilerin hak ve hukukuyla iligili görevin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na devredilmesiyle birlikte bu güne kadar sürekli sorun yaşanan basın kartı konusunun adil bir çözüme kavuşturulması beklenmekteydi. Ne varki, Basın Kartları Komisyonunun lağvedilmesinden sonra yeni komisyonun henüz oluşturulmaması, bunun sonucunda da, gerek mevcut basın kartlı meslektaşlarımızın kartlarının değiştirilememesi, gerekse ilk defa basın kartı alacak meslektaşlarımızın kartlarının verilememesi büyük bir mağduriyet yaratmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın bu mağduriyetinin sonlandırılması için gerekli çabayı bir an önce göstermesini beklemekteyiz.
İNTERNET MEDYASINA DÜZEN GETİRİLMELİ
Medya teknolojisi jet hızıyla gelişiyor, ne yazık ki önceden hazırlanıp yürürlüğe girmesi gereken yasalar bir türlü hayata geçirilemiyor. Nasıl ki, çağın gereklerine uyum sağlayan yeni bir basın yasası, dört başı mamur biçimde bir türlü kotarılamıyorsa, yılan hikayesine dönen, internet medyasıyla ilgili gelişmelerde de bir arpa boyu yol alınamıyor. Yapılması gereken, aslında genel olarak yeni bir basın kanunu hazırlamak ve bunu internet basınını da kapsayacak şekilde düzenleyerek yürürlüğe sokmaktır. İnternet medyasının giderek geliştiği ve adeta kabına sığmadığı bir çağda, halen daha el yordamıyla yol almaya çalışmak, demokrasiyle yönetildiği düşünülen bir ülkeye yakışmayan eksikliklerden biridir. Dijital medya olarak da adlandırılmaya başlanan internet medyasında yaşanan ve her geçen gün daha da artan haber kirliliğini ortadan kaldırmanın; aynı şekilde iyiden iyiye kronikleşen, algı yaratarak kamuoyunu yönlendirme hastalığını yok etmenin tek yolunun, basın yasasındaki çağdaş bir düzenlemeden geçtiği gerçeğini, TGF olarak bir kez daha hatırlatıyoruz.
GENEL SORUNLAR ÇÖZÜM BEKLİYOR
Türkiye Gazeteciler Federasyonu, basın meslek örgütlerinin, adeta atomun parçalara ayrılması gibi bölünüp un ufak edilmesini, gazetecilik mesleğinin önündeki en büyük tehlike olarak görmektedir. Ülkemizin en geniş katılımlı basın meslek kuruluşu olan TGF’nin, 2009 yılında ve son olarak da 2018 yılındaki büyük genel kurullarında, bizzat devlet yönetiminde söz ve inisiyatif sahibi olan siyasetçilerin müdahaleleriyle parçalanmak istenmesinin somut bir nedeni olduğunu artık görmeliyiz. Asıl amaç gazetecilerin güçlü birlikteliklerini dağıtmak, sindirmek ve ortadan kaldırmaktır. Nihai hedef de egemenlerin klasik taktiği olan “böl, parçala, yönet” stratejisinin gereğini yerine getirmektir. Bu durumun, demokrasilerde normalde 4.Güç olması gerekirken basının, sıralamada dahi olmamasına yol açtığı gerçeğini görmeli ve oyuna gelmemeliyiz. Türk basınını; tüm farklılıkları tek çatı altında toplayarak, kendine özgü bir yasası ve yaptırım gücü olan “tek meslek odası” yapılanmasıyla bir araya getirerek “yek-vücut” yapmak elzemdir. TGF bu yöndeki girişimleri tüm gücüyle desteklemeye hazırdır.
TARİHİMİZ VE DOĞAL GÜZELLİKLERİMİZ KORUNMALI
Türkiye’nin en önemli doğası, tarihi eserleri, özgün mimari yapıları ve sayılı kültürel değerlerinin olduğu Bursa’nın ve şirin ilçesi Gürsu’nun, Ericek Göleti ve çevresinde olduğu gibi doğal güzelliklerinin korunup kollanmasında medya da üzerine düşeni yapmalı, bu sorumluluğunu daha ayrıntılı yayınlarla sürdürmelidir. Muhteşem bir tarihi ve kültürel geçmişi olan Bursa’nın, Gürsu gibi doğa harikası ilçeleriyle birlikte, gerek yurt içinde gerekse yurt dışında daha fazla tanınmasına yönelik mesleki çalışmalara ağırlık verilmelidir. Aynı şekilde Bursa’nın her mevsim sahip olduğu turizm potansiyelinin daha da arttırılmasına medya olarak her türlü yayın yöntemleri kullanılarak katkı konulmalıdır. TGF çatısı altındaki meslektaşlarımız bu konudaki duyarlılıklarını da her daim sürdüreceklerdir.